Yedi Uyurlar (Ashab-ı Kehf)27.10.2019

Ashâb-ı Kehf ya da Yedi Uyurlar, Dünya'nın değişik kültürlerinde izlerine rastlanan halkını terk eden bir topluluğun hikâyesidir. Bütün sürümlerin ortak yanı ise halkına yüz çeviren ve onları terk eden bir grup olmalarıdır. Bu hikâyelerin en eski örneği Mahabharata destanındadır.
Dünya üzerinde, Yedi Uyurlar efsanesinde sözü edilen mağaranın kendi sınırları içinde olduğunu iddia eden 33 kent bulunuyor. Bu kentlerden 4’ü ise ülkemizde yer alıyor. İşte Yedi Uyuyanlar Mağarası’nın sınırları içerisinde olduğunu iddia eden kentlerimiz: Afşin, Selçuk-Efes, Lice ve Tarsus Efes'teki bu mağaranın üstüne bir kilise yapılmış hali 1927-1928 yılları arasındaki bir kazıda ortaya çıkarılmış, kazı sonucunda 5 ve 6. yüzyıla ait olan mezarlar da bulunmuştur. Yedi Uyurlar'a ithaf edilmiş yazıtlar hem mezarlarda hem de kilise duvarlarında bulunmaktadır.


Yedi Uyuyanlar Mağarası ve Efsanesi
Dini inanışları sebebiyle bir mağaraya sığınan ve burada 300 yıl kadar uyuyan 7 gencin hikayesi, Yüzyıllardır dilden dile dolaşan bu hikaye hem İslamiyet hem de Hristiyanlık dünyasında önemli bir yere sahip. Hristiyanlar açısından ölümden sonraki tekrar dirilişi simgeleyen Yedi Uyurlar efsanesi, aynı zamanda 7 rakamının İslamiyet’teki önemini de vurguluyor. Hikayenin Kuran’da da geçiyor olması bu efsaneyi ve bu efsanede sözü edilen mağarayı daha da önemli kılıyor.  Son yıllarda ise Efes Antik Kenti yakınlarında bulunan mağaranın, efsanede geçen mağara olduğu neredeyse kesinleşmiş durumda. Meryem Ana Kilisesi ve Efes Antik Kenti’ne yakın konumuyla dikkat çeken Yedi Uyuyanlar Mağarası her yıl binlerce Müslüman ve Hristiyan tarafından ziyaret ediliyor.
En çok ziyaret edilen Yedi Uyuyanlar Mağarası, İzmir’in Şelçuk ilçesi sınırları içerisinde yer alan Efes’te yer alıyor.
Özellikle Hristiyanlığın ilk devirlerinde önemli bir hikaye olan Yedi Uyurlar, sonraki yıllarda Hristiyan dünyasında önemini yitirmiş. İslam kültüründe günümüzde de önemli bir  yer tutmaya devam eden Yedi Uyurlar, Mağara Yaranı anlamına gelen Ashab-ı Kehf adıyla Kehf suresinde geçiyor.

Müslümanlıkta Yedi Uyurlar Efsanesi

Kuran’da Ashab-ı Kehf’in hikayesi Kehf suresinde anlatılıyor. Ancak bu hikayedeki gençlerin isimleri ve yaşadıkları döneme ait bilgiler bu surede değil tefsirlerde geçiyor.  Bu tefsirler ve diğer kaynaklara göre; putperestliğe karşı olan 6 genç, Takyanus adındaki bir kralın hükümdarlığı döneminde bir mağaraya çekilmiş. Afşin’de yaşadığı rivayet edilen bu gençlerin 6’sı sarayda görevliymiş. İşleri dolayısıyla krala oldukça yakın olan bu 6 gencim isimleri Yemliha, Mekselina, Mislina, Mernuş, Debernuş, Şazenuş imiş. Kral Takyanus’un putperest olduğu ve putperestliği kabul etmeyenleri öldürttüğü söyleniyor. 6 gencin putperestliği kabul etmediğini öğrenen Takyanus, gençleri tehdit etmeye başlamış. Bunun üzerine gençler inançlarını koruyabilmek amacıyla şehrin yakınlarındaki bir dağa doğru yola çıkmış. Yolculuk sırasında Kefeştetayyuş ismindeki bir çoban da onlara katılmış. Bu çobanın Kıtmir isimli bir köpeği varmış. Bu 6 genç, çobanın gösterdiği mağaraya sığınmış ve Allah’a yalvarmaya başlamış. Diğer yandan Kral Takyanus ise gençlerin kaçıp mağaraya sığındıkları bilgisini almış. Hemen adamlarını yanına çağıran kral, adamlarıyla mağaraya gitmiş ve mağaranın ağzını kapatmış. Aslında kralın yapmak istediği, gençleri ölüme terk etmekmiş. Ancak inanca göre gençler ölmemiş. Aksine 300 yıl sürecek bir uykuya dalmış. Uyandıklarında ise çok az uyuduklarını düşünmüşler ve içlerinden biri yiyecek almak için şehre inmiş. Bu gencin adı Yemliha imiş. Yemliha şehre gittiğinde, şehrin çok değiştiğini fark etmiş. Bir süre sonra, yıllarca uyuduklarını anlayan Yemliha, yöre halkı tarafından kralın yanına götürülmüş. Anlatılana göre bu hükümdar gençlerle aynı dindenmiş. Yemliha başlarından geçeni hükümdara anlatmış, ardından da mağaraya gidip arkadaşlarına haber vermiş. Sonrasında ise bu gençler yeniden uykuya dalmışlar.  Bunun üzerine yöre halkı gençlerin uyudukları mağaranın önüne bir mescit yaptırmış.
Unutmadan ekleyelim: Bazı alimler tarafından cennette girecek tek hayvanın Ashab-ı Keyf’in yanında bulunan Kıtmir isimli köpek olacağı rivayet ediliyor.
Hristiyanlıkta Yedi Uyurlar Efsanesi


Efsaneye göre, MS. 250 yılında Hristiyanlık hızlı bir şekilde yayılıyormuş. Tam bir Hristiyan düşmanı olan dönemin Roma İmparatoru Decius, Hristiyanlığın yayılışını durdurmak istiyormuş. Decius’un amacı Hristiyanların yeniden puta tapmalarını sağlamakmış. İmparator Decius’un yakalanan Hristiyanları ateşte diri diri yaktırması, kazıklara oturtması ve çeşitli işkencelerle öldürmesi üzerine bazı Hristiyanlar bölgeyi terk etmişler.  Şehri terk edenler arasında 7 arkadaş ve bir köpek varmış. Efesli oldukları rivayet edilen bu 7 arkadaş, Decius’un askerlerinin elinde kurtularak Efes'teki Panayır Dağı'nda bir mağarada saklanmışlar. Bir süre mağarada saklanarak askerlerden kurtulmayı amaçlayan bu 7 arkadaş, mağara içerisinde Tanrı’ya sürekli dua etmişler.  Bu arada, 7 arkadaşın saklandıkları yeri öğrenen İmparator, adamlarını hemen mağaraya göndermiş ve mağaranın ağzını büyük taşlarla kapattırmış. Sonraki dönemde, aradan geçen zaman bu olayı unutturmuş. Yıllar sonra mağaranın önündeki taşlar alınmış. Nasıl olduysa, mağarayı ağıl yapmak isteyen işçiler içerde uyuyan gençleri fark etmemiş. Mağaradaki çalışmalar sürerken 7 genç uyanmış ve ismi Yemliha olan genç korkarak da olsa yiyecek bulmak amacıyla Efes'e gitmiş. Kente ulaşan Yemliha, bir fırından ekmek almış ve karşılığında cebindeki paralardan vermiş. Fırıncı ise parayı görünce birden şaşırmış ve Yemliha’ya bu paraları nereden bulduğunu sormuş. Bu soru Yemliha’yı daha çok şaşırtmış. Bunun üzerine fırıncı bu paraların 200 yıl önce, İmparator Decius döneminde kullanılan paralar olduklarını oysa şu anda imparatorun Theodosius olduğunu söylemiş. Fırıncının bu sözleri karşısında şaşkına dönen Yemliha, dün uyuduğunu sabah ise uyandığını söylemiş.  Koşarak mağaraya giden Yemliha, olan biteni arkadaşlarına anlatmış. Ne yapacağını bilemeyen gençler, sonunda yeniden uyumaya karar vermişler ve ne yazık ki bir daha uyanamamışlar. Durumdan haberdar olan İmparator Theodosius yanına adamlarını da alarak mağaraya gitmiş ve 7 genci uyurken bulmuş. Söylenen göre, gençlerin yüzleri pırıl pırıl parlıyormuş.
Kimi rivayetlere göre ise; Pağan Roma hükümdarı, Hristiyanları öldürmeye başlayınca, asil bir aileye mensup 7 kardeş bir mağaraya sığınmış. Onları öldürmek isteyen hükümdar ise mağaranın ağzını kapatmış. Ölüme terk edilen gençler 200 yüzyıl uyuduktan sonra uyanmış.
Yedi Uyurlar ile ilgili anlatılan efsaneler Hristiyanlık'ta yeniden dirilme inancının kanıtı olarak gösteriliyor.

Selçuklu Döneminde Anlatılan Yedi Uyurlar Efsanesi


Selçuklu Devleti döneminde anlatılan Yedi Uyurlar efsanesi şöyledir: Bir zamanlar Dakyanus isimli bir oduncu yaşıyormuş. Bu oduncu günün birinde yazılı bir taş bulmuş. Taşta ne yazdığını merak eden oduncu hemen okuma yazma bildiği için kasaba bakkalının yanına gitmiş. Bakkal yazılanları okumuş ama oduncuya söylememiş. Bunun yerine, taşı bulduğu yeri göstermesi karşılığında tüm malını mülkünü kendisine vereceğini söylemiş. Şaşkına dönen Dakyanus taşın üzerine ne yazdığını ısrarla sorunca, bakkalcı taşı bulduğu yeri kazınca üç küp altın bulacağını, zenginleşip kral olacağını hatta tanrılığını ilan edeceğini söylemiş. Bakkalcının söylediği her şey gerçekleşmiş. 3 küp altını bulan oduncu parasının bir bölümüyle halka yardım ettiği için kral olmuş. Fakat oduncu zamanla öyle zengin ve güçlü bir kral olmuş ve kendini Tanrı yerine koymaya başlamış. Bir süre sonra, vezirlerine de kendini Tanrı saymaları yönünde baskı yapmaya başlamış. Bu duruma karşı koyan vezirler ise kovulmuş. Kralın zulmünden korkan 6 vezir,  kent dışına kaçmış. Yolculuk esnasında vezirler şimdiki Kızlar Cimnazı’nda (Kızıl Gedik) bir çoban ile köpeğine rastlamış. Çoban da 6 vezire katılmış ve hep birlikte bir mağaraya sığınmışlar. Mağarada derin bir uykuya dalan bu grup, uyandığında içlerinden biri kente yiyecek bir şeyler almaya gitmiş. Alışveriş yaparken çok uzun süre uyumuş olduklarını anlayan bu kişi, kralın huzuruna çıkmış ve olan biteni krala anlatmış. Kral mağarayı görmek istemiş ama o anda mağaranın kapısı Tanrı’nın emriyle kapanmış ve bir daha hiç açılmamış.