Selimiye Cami 19.05.2018

Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi

Osmanlı İmparatorluğu’nun İstanbul’dan önce başkentliğini yapmış Edirne şehrindeki Selimiye Camii ve Külliyesi, 2011 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil edilmiştir.

Edirne’nin her yerinden tüm ihtişamı ile görülebilen, dört zarif minaresi, muhteşem kubbesi ile eşsiz bir yapı olan Selimiye Camii dünya tarihinin ünlü mimarlarından birisi olan Mimar Sinan’ın eseridir. Yapımına II. Selim’in emri ile 1568 yılında başlanan caminin inşası binlerce kişinin yoğun çalışması ile yedi yıl sürmüş ve 1575 yılında tamamlanmıştır. Osmanlı mimarisinin en önemli eseri olarak kabul edilen camiyi Mimar Sinan da “ustalık eserim” olarak tanımlamıştır.

İlk olarak anıtsal görünümü ile dikkat çeken Selimiye Camii’nin dört köşesinde yer alan, her biri üç şerefeli minareleri, dünyanın en görkemli örnekleri arasında gösterilmektedir. Caminin minarelerinin uzunluğu âlemleri dâhil 85,67 metre olarak ölçülmüştür. Minarelerin mimari açıdan dikkat çekici yönleri, mümkün olabilecek en ince şekilde tasarlanmaları ve her birinde birbiriyle çakışmadan ayrı ayrı şerefelere ulaşan üçer merdivenin bulunmasıdır.

Dış görünümüyle de hayranlık uyandıran ancak asıl olarak caminin içine girince görkemi hissedilen kubbesi ise 42,30 metre yüksekliği ve 31,30 metre çapıyla döneminin en muhteşem örneğidir.

Caminin görkemli mimarisi, içeride süslemelerin yarattığı görsel şölenle devam eder. Minber ve mihrabı mermer işçiliğinin şaheserleri arasında gösterilmektedir.

Caminin çini süslemeleri de takdire şayandır. Çiniler, dönemin en önemli çini üretim merkezi olan İznik’te imal edilmiştir. Bu süslemelerde 101 farklı lale deseni kullanılmıştır.

Aynı zamanda bir külliyenin de merkezini oluşturan camiyi üç taraftan çevreleyen dış avlusunda Darül Sıbyan, Darül Kurra, Darül Hadis medreseleri ile Muvakkithane ve Kütüphane bulunmaktadır. Caminin batı kenarını boydan boya kaplayan “Arasta”, camiye gelir sağlamak ve cami platformunu istinat duvarıyla desteklemek amacıyla yapılmıştır. Arastanın tasarımı Mimar Sinan’a aittir. Mimar Sinan istinat duvarını tek sıra dükkân olarak yapmıştır. Daha sonra III. Murad zamanında Mimar Davut Ağa tarafından bu dükkânların üzeri beşik tonozla örtülerek tek sıra dükkânların karşısına yine dükkânlar yapılmış ve arasta çarşısı bugünkü şeklini almıştır.

Mimar Sinan‘ın 80 yaşında yarattığı ve “ustalık eserim“ diye nitelediği yapıt olan Selimiye Camii, Osmanlı-Türk mimarlık tarihinin olduğu kadar, dünya mimarlık tarihinin de başyapıtları arasında gösterilmektedir. Edirne'nin ve aynı zamanda Osmanlı Döneminin simgesi olan cami; 1569-1575 yılları arasında II. Selim’in emriyle yaptırılmıştır. Çok uzaklardan dört minaresi ile göze çarpan yapı, kurulduğu yerin seçimiyle Mimar Sinan’ın aynı zamanda usta bir şehircilik uzmanı olduğunu da gösterir. Kesme taştan yapılan cami iç bölümüyle 1620 metrekare, tümüyle ise toplam 2475 metrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Selimiye Camii, yerden yüksekliği 43.28 metre olan 31.30 metre çapındaki kubbesiyle ilgi çeker.      
        Kubbe, 6 metre genişliğindeki kemerlerle birbirine bağlanan 8 büyük payeye oturur. Mimar Sinan’ın yarattığı 8 dayanaklı cami planının en başarılı örneğidir. Caminin 3.80 cm çapında, 70,89 m yüksekliğindeki üçer şerefeli dört zarif minaresi vardır. Giriş yönündeki her şerefeye ayrı ayrı yollardan, diğer ikisine ise tek yolla çıkılmaktadır.

       Cami, mimari özelliklerinin erişilmezliği yanında taş, mermer, çini, ahşap ve sedef gibi süsleme özellikleriyle de son derece önemlidir. Mihrap ve mimberi mermer işçiliğinin başyapıtlarındandır. Ortasındaki 12 mermer sütuna oturan müezzin mahveli, altın varaklı edirnekari kalem işleriyle klasik dönemin en güzel örneklerindendir. Yapının çini süslemelerinin, Osmanlı ve dünya sanatında ayrı bir yeri vardır. 16. yy. çiniciliğinin en güzel örnekleri olan bu çiniler, sıratlı tekniğinde olup İznik’te yapılmıştır. 
       Selimiye Camii’nin taş duvarlarla çevrili geniş dış avlusunda, Dar-ül- Sübyan, Dar-ül-Kurra ve Dar-ül-Hadis yapıları bulunmaktadır. Bu yapılardan Dar-ül-Hadis bölümü Türk-İslam eserleri müzesi olarak kullanılmaktadır. Dar-ül Kura bölümü ise Vakıf Eserleri müzesidir. Cami terasının altında yer alan Arasta çarşısı, III. Murat zamanında Selimiye’ye gelir sağlaması amacıyla yaptırılmıştır. İlk sırası Mimar Sinan tarafından yapılmış, daha sonra Mimar Davut Ağa tamamlamıştır.

Çözülemeyen Gizem: Ters Lale Hikayesi

Selimiye Camii özellikleri arasında en dikkat çeken özellik laleleridir. Çinilerinde 101 ayrı lale motifi kullanılmış.

Bu lalelerden en dikkat çekeni ters lale motifi.

Selimiye Camii ters lale hikayesi herkes tarafından merak edilir. Bu motif için birçok söylence olsa da bu söylenceler bir tahminden ibaret. Bazıları bu motifin camide çalışan kör bir usta tarafından yapıldığına inanırken bazıları için cami arsasının sahibi olan ve burada lale yetiştiren kişinin cami yapımı için çıkardığı güçlüğü simgeler. Diğer bir söylenti de Mimar Sinan’ın o günlerde hastalanan ve ölen torunu Fatma’yı temsil ettiğine dair.

Yanlış Bilinen Selimiye Hikayeleri

Selimiye Camii hikayeleri, arasında pek çok inanış söz konusu. Şadırvandan zem zem suyunun aktığına inanılması görüşünün yanında, Ayasofya’nın kubbesinden daha büyük bir kubbeye sahip olduğuna inanılır oysa iki yapının da kubbe büyüklükleri eşittir. Minarelere hangi yönden bakılırsa bakılsın iki adet görülür şeklindeki değerlendirme de yanlıştır çünkü minareler, birçok yerde üçer tane de görülebilir. Söylentilere göre, Selimiye Kıbrıs ganimetleriyle de yapılmamıştır veya 2. Selim’in rüyasında, Hz. Muhammet’e “Kıbrıs’ı alırsam Edirne’de cami yaptıracağım.” şeklinde söz vermesiyle ilgili olamaz. Caminin yapımına, Kıbrıs’ın alınmasından çok önce başlanmış.