Pamukkale Hierapolis Antil Kenti. 28.10.2019

Ölmeden önce mutlaka görülmesi gereken yerlerden biriside kesinlikle burasıdır. Her yıl 2 milyon civarında turistin ziyaret ettiği Pamukkale Travertenlerinin hemen yanında tüm görkemiyle ayakta duran Pamukkale Hierapolis Antik Kenti'nin Eşi bulunmaz güzellikteki travertenler ile birlikte bu kalıntılar UNESCO Dünya Kültürel ve Doğal Miras Listesi’nde yer alıyor. Pamukkale’nin hemen ilk görüşte sizi büyüleyeceğine eminim. 2 bin yıl öncesinde de Bergama Krallığı bu çekiciliğe karşı koyamamış ve travertenlerin yanına Hierapolis Kenti’ni inşa etmiştir. Bu dönemde Hierapolis bir termal sağlık merkezi gibi görev yapmış ve şifalı olduğuna inanılan kaynakları binlerce yıl boyunca Anadolu’nun farklı yerlerinden gelip sağlık ve güzellik arayan kişiler tarafından ziyaret edilmiştir. Günümüzde de güzellik ve sağlık arayışı içinde termal havuzları ziyaret edilmeye devam ediyor. Siz de binlerce yıl öncesindeki antik dünyanın insanlarının yüzdüğü sulara girebilir ve travertenlerin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz. Ancak oluşumu binlerce yıl alan bu doğal güzellik oldukça hassas. O yüzden yalnızca belli kesimlerinde dolaşılabiliyor ve sularına girilebiliyor. Pamukkale’de daha uzun süre kalmak ve şifalı sularından yararlanmak isteyenler ise antik kentin ve travertenlerin yakınında yer alan termal tesislerde hem konaklayabilir hem de masaj, termal sular ve çamur banyolarının keyfini yaşayabilirler.

Su ve inancın kenti Hierapolis Denizli İlinin 18 km kuzeyinde yer alan Hierapolis Antik Kenti Bergama Krallarından II. Eumenes tarafından İ.Ö. 2 yy’da kurulmuş olup, Bergamanın efsanevi kurucusu Telephos’un karısı Hiera’dan dolayı Hierapolis adını aldığı söylenebilir. Kent bir deprem bölgesinde bulunmasından dolayı meydana gelen depremlerle sürekli yıkılıp yeniden inşa edilmiştir. Ancak bugün ayakta olan yapılar ise İ.S. 60 yıllarında olan büyük depremden sonra inşa edilmiş olup kent bundan sonra tüm Helenistik niteliğini kaybetmiş tipik bir Roma kenti görünümünü alarak ızgara planlı inşa edilmiştir. Hierapolis, Roma Döneminden sonra Bizans Döneminde de çok önemli bir merkez olmuştur. İ.S. 4 yy’den itibaren Hristiyanlık merkezi olması, İ.S 80 yıllarında Hz.İsa’nın havarilerinden olan Aziz Philip’in burada öldürülmesi nedeniyledir. Kent İ.S. 4 yy da Bizanslıların eline geçince Aziz Philip adına Martyrıum olarak adlandırılan sekizgen kilise inşa edilmiştir. Bundan dolayı kentin ünvanı artar ve Metropolis unvanını alır. Kent İ.S. 7 yy da ki büyük depremle tahrip olmuş ve kent kimliğini kaybetmiştir. 12. yy da küçük bir kasaba haline gelmiş, İ.S. 13. Yy da Selçukluların egemenliğine geçmiş ve 14 yy da ki depremden sonra tamamen terkedilmiştir.

Hierapolis, Hristiyanlık açısından da kutsal bir yerleşimdir. Bu kutsallığın en önemli nedeni İsa’nın 12 havarisinden birisi olan Phillippus’un burada öldürülmüş olması ve mezarının da burada bulunması. 5'inci yüzyılda saray mimarlarınca yapılan, azizin mezarının yer aldığı Martyrium, Hristiyanlığın kutsal yapılarından. İçinde vaftiz teknesi ve piskopos ayin mekânlarının yer aldığı 6'ncı yüzyıl katedrali ile 7'nci yüzyıla tarihlendirilen Direkli Kilise diğer önemli Hristiyan yapıları. Daha küçük pek çok kilise de kentin çeşitli yerlerine dağılmış durumda. Tüm bu yapılar Hierapolis’in Bizans Dönemi’nde önemli bir dinsel merkez olduğunu kanıtlıyor.