Anadolu Medeniyetleri Müzesi 07.08.2018

Anadolu Medeniyetleri Müzesi, başkent Ankara’ya seyahat eden gezginlere eski çağlardan günümüze kadar geçen uzun süreçte Anadolu’da hâkimiyet kuran medeniyetler ve kentin gelişimi hakkında değerli bilgiler aktarıyor.

Kente hâkim noktada bulunan Ankara Kalesinin yakınında yer almaktadır. Müzenin yer aldığı yapılar bile Osmanlı mimarisinin ne kadar gelişmiş ve zarif olduğunu kanıtlıyor.                                                                                                                                  

Eşsiz koleksiyonu nedeniyle yıl boyunca yoğun ilgi gören kültürel tesisin temelleri, 1921 yılında dönemin Kültür Müdürü Mübarek Galip Bey’in çalışmaları sonucu kentin ilk müzesinin Ankara Kalesi’nin Akkale isimli burcunda kurulmasıyla atılmış.

Bu dönemde Akkale’deki müzeye paralel olarak Augustus Mabedi ve Roma Hamamı’nda da antik eserler biriktirilmeye başlanmış. Hatta Mustafa Kemal Atatürk’ün görüşleri doğrultusunda bir “Eti Müzesi” kurulması fikri benimsenince farklı bölgelerdeki Hitit buluntuları da Ankara’ya getirilmiş.

Toplanan koleksiyonun büyüklüğü nedeniyle ortaya çıkan geniş sergi alanı gereksinimini karşılamak için müzenin Kurşunlu Han ve Mahmut Paşa Bedesteni’ne taşınmasına karar verilmiş. Ancak her iki yapının 1881’deki yangından beri kullanılmaması, kapsamlı bir yenileme çalışması yapılması zorunluluğunu da beraberinde getirmiş.

Kültür Müdürü Hamit Zübeyr Koşay’ın görevlendirdiği Maarif Vekili Saffet Ankan gözetiminde 1938 yılında başlayan çalışmalar, 1968’e dek devam etmiş. Yenileme süreci devam ederken, bedestenin onarımı tamamlanan orta kısmına 1940 yılında Alman Arkeolog H.G. Guterbock başkanlığındaki heyet tarafından eserler yerleştirilmiş. Oluşturulan bu sergi alanı ziyarete 1943 yılında açılmış. Akkale ise 1948’den itibaren depo olarak kullanılmaya başlanmış.

Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde Görülmesi Gereken Önemli Bölümle

1997 yılında “Avrupa’da Yılın Müzesi” ödülüne layık görülen kültürel tesisin geniş koleksiyonu kronolojik sıraya göre bölümlere ayrılmış durumda. Paleolitik Çağ’a ayrılan bölümde sergilenen taştan ve kemikten yapılmış eşyaların büyük çoğunluğu, Antalya yakınındaki Karain Mağarası’nda gerçekleştirilen kazı çalışmaları sırasında bulunmuş.

Neolitik Çağ’a ait eserlerin sergilendiği alanda inceleme fırsatı bulabileceğiniz araç-gereçler ise Çatalhöyük ve Burdur Hacılar’dan müzeye getirilmiş. Müzenin Kalkolitik Çağ’a ayrılan kısmında Anadolu çevresinde gelişen uygarlıkların etkileri rahatlıkla anlaşılabiliyor. Eski Tunç Çağı bölümünün merkezinde Alacahöyük kazılarında elde edilen eşyalar yer alıyor.

Anadolu’da yazılı tarihin başlangıcına dair değerli bilgiler Asur Ticaret Kolonileri Çağı’na ayrılan alanda sizleri bekliyor. Bu bölümü gezdikten sonra dilerseniz gezinize Eski Hitit ve Hitit İmparatorluğu ile Frig, Geç Hitit, Urartu, Lidya dönemlerine ait buluntuları inceleyerek devam edebilirsiniz.

Müzede oluşturulan Çağlar Boyu Ankara temasına sahip bölüm kentin ilk dönemlerinden günümüze kadar süreçteki gelişimini gözler önüne sererken, M.Ö.1200’lerden Günümüze Anadolu Uygarlıkları aynı dönemleri çok daha geniş bir açıdan ele alıyor.

Anadolu Medeniyetleri Müzesi bünyesinde tarihi çağlara ışık tutan bölümlerin dışında birçok ören yeri de bulunuyor. Tarihi zenginlikleri nedeniyle gezi rotanıza dâhil edebileceğiniz bu mekânların başında Gordion Müzesi, Ankara Roma Hamamı, Augustus Tapınağı ve Gavurkale geliyor. Hatta 4.000 yıldan fazla bir süre önce inşa edildiği düşünülen Ankara Kalesi de müze bünyesindeki ören yerlerinden bir tanesi.