Gidilecek Şehirler ve görülecek yerler

                    İstanbul 

Yaklaşık 16 yüzyıl boyunca dünyanın en önemli şehirlerinden biri olan İstanbul, birçok farklı medeniyetin hakimiyeti altında yönetilmiş. Topraklarında ev sahipliği yaptığı tüm medeniyetlerin izlerini taşıyan şehirde bulunan onlarca tarihi eser, İstanbul’u başlı başına bir müzeye dönüştürmüş. Her semtinde ayrı bir güzellikle karşılaşabileceğin İstanbul’da gezilecek yerler saymakla bitmez. Saraylar, camiler, müzeler, parklar, bahçeler başta olmak üzere doğal ve tarihi birçok destinasyon mutlaka görülmesi gereken yerler arasında. Bir istanbul'da yaşayan biri olarak bence İstanbulu gezmenin en doğru yolu İstanbulu ilçe ilçe ve semt semt gezmek en doğru yöntemdir. aksi takdirde gezerken zamanınızın büyük bir çoğunluğu yollarda geçecektir. çünkü İstanbul gerçekten çok kalabalık ve büyük bir şehirdir. 

                            BEŞİKTAŞ 

Dolmabahçe Sarayı

İstanbul'un en görkemli yapılarından bir tanesi  olan Dolmabahçe Sarayı, İstanbul Boğazı’nın en güzel yerine kurulmuştur. Bugün bile Dolmabahçe Sarayı’na bakıldığında, gösterişli haliyle yıllara meydan okumaktadır. İstanbul’da yaşıyorsanız veya İstanbul’u turistik amaçlı ziyaret edecekseniz, Dolmabahçe Sarayı’na mutlaka uğramalısınız diyoruz. Neden mi? İşte Tüm Türkiye’nin kalbinde ayrı bir yeri olan Dolmabahçe Sarayı’nın hikâyesi…

Dolmabahçe Sarayı inşa edilmeden önce Evliya Çelebi, bu alanda Yavuz Sultan Selim’in bir köşk inşa ettirdiğini yazmaktadır. Aynı zamanda, tam 400 yıl önce Dolmabahçe Sarayı’nın bulunduğu alan Osmanlı Kaptan-ı Deryası’nın donanma gemilerini barındırdığı bir koydu. Zamanında bu koyda denizcilik törenleri yapılmaktaydı. Fakat bir süre sonra bataklık haline gelmeye başladı. 17. yüzyılda ise doldurulmaya başlandı. Doldurulan bu koy, bir süre sonra Hasbahçe adıyla anıldı. Padişahlar burayı dinlenmek ve eğlenmek için kullandı. Bu süreç içerisinde bölgeye inşa edilen köşkler ve kasırlar ile Beşiktaş Sahil Sarayı olarak da anıldı.

1842 yılında I. Abdülmecit tarafından yaptırılan ve 1853 yılına kadar yapımı devam eden Dolmabahçe Sarayı, Abdülmecit tarafından hem yaşamak için hem de resmi işler için kullanıldı. Abdülmecit’in kardeşi olan Abdülaziz de burada yaşadı. Fakat her ikisi de burada uzun süreli olarak oturamadı. 

Dolmabahçe Sarayı, Cumhuriyet’in ilanı ile Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı Konutu oldu. Osmanlı döneminde inşa edilmesi, Cumhurbaşkanlığı Konutu olması ve Atatürk’ün 10 Kasım 1938’de hayata gözlerini yumduğu yer olması açısından, Türk milleti için oldukça büyük bir öneme sahiptir.

Ermeni mimarlar Garabet Amira Balyan ve oğlu Nigogos Balyan tarafından inşa edilen sarayda, Avrupa mimari üslupların karışımları görülmektedir. Simetrik bir plana sahip olan sarayda 285 oda ve 43 salon bulunmaktadır ve olağanüstü iki adet kapısı bulunmaktadır. Sahil sarayının tam ortasında ise balo ve tören salonu yer almaktadır. Sarayda yer alan Camlı Köşk Padişah'ın halk yaşamını izlediği ve orduyu gözetlediği tek yerdir. Camlı Köşk Halit Ziya Uşaklıgil’in de söylediği gibi ‘’sarayın dış dünyayı izlediği göz’’dür. Saray içerisinde Uzak Doğu, Avrupa ve Türk eserlerini görmek mümkündür. Sarayın dört bir yanında şömine, şamdan ve avizeler yer almaktadır. Balo salonunda 36 metre yüksekliğinde ve 4,5 ton ağırlığında, ihtişamlı bir kristal avize bulunmaktadır.

Sultan Abdülaziz, ekonomiyi Sultan Abdülmecit’ten iflas halinde devralmıştır. Fakat Sultan Abdülaziz döneminde israf daha da artmıştır. Saray 5.000.000 altına mal olmuştur. Abdülaziz döneminde ise rüşvetler ve usulsüz atamalar gerçeklemiştir.

V. Murat sonrasında tahtta gördüğümüz Sultan II. Abdülhamit; Kanun-i Esasi’yi, yani ilk Anayasa’yı bu sarayda hazırlamıştır. Fakat II. Abdülhamit sürekli olarak suikastten şüphelenmiştir. Bu yüzden de sarayda sadece 236 gün kalarak Yıldız Sarayı’na taşınmıştır. Daha sonrasında saray; tam 33 yıl boyunca yılda sadece 2 kere, bayram törenlerinde kullanılmıştır. 

Hilafetin kalkmasıyla birlikte Abdülmecit Efendi ve emrindeki kişiler, sarayı 1924 yılında terk etmişlerdir. Atatürk üç yıl boyunca saraya uğramamıştır fakat Atatürk zamanında saray önemli kazanımlar elde etmiştir. Kültür ve sanat açısından saray kapıları dışarı açılmıştır ve yabancı misafirler, yani devlet adamları burada ağırlanmıştır.

Atatürk Cumhuriyet Dönemi’nde, İstanbul ziyaretlerinde burada kalmıştır. 71 numaralı odada, 10 Kasım 1938’de vefat etmiştir. Muayede Salonu’nda kurulan katafalka konan Atatürk, Türk halkına vedasını gerçekleştirmiş, yüz binlerce kişi Atatürk için saygı geçişinde bulunmuştur. Saray İsmet İnönü zamanında da İstanbul ziyaretlerinde ve yabancı misafirlerin ağırlanmasında kullanılmıştır.

Dolmabahçe Sarayı 1984 yılı ile birlikte bir müze- saray halini almıştır. Her yıl yerli ve yabancı yüz binlerce kişi, bu ihtişamlı sarayı ziyaret etmektedir.

 

 

                          Beyoğlu

Galata Kulesi 

 

İstanbul’un siluetini oluşturan yapılardan biri olan Galata Kulesi, o kadar çok turist ağırlıyor ki her daim önünde uzun kuyruklar oluşuyor. Dünyadaki en eski kuleler arasında yer alan Galata Kulesi, Bizans İmparatoru Justinianos’un isteğiyle 500’lü yıllarda inşa edilmiş. İstanbul Boğazı ve Haliç'e hakim konumda, bir fener kulesi olarak inşa edilmiş ama dönem dönem tutukllular için zindan olarak da kullanılmış.

Günümüzdeki görünümünü ise 1340’lı yıllarda kazanmış. Yangın ve depremler yüzünden harap olan kulenin en son onarımı 1967 yılında yapılmış. En tepesine çıktığında harika bir İstanbul manzarası sunuyor.

 

Kuleye birlikte çıkan âşıkların sonunda evlendikleri, kuleyle ilgili rivayetlerin en popüler olanı

                                       EMİNÖNÜ

Eminönü Meydanı

İstanbulluların ve İstanbul’da turistlerin en çok sık ziyaret ettiği meydanlardan birisidir. Eminönü meydanında ve sahilinde hoşça vakit geçirebilirsiniz. Yeni Camii, Mısır Çarşısı ve Eminönü Vapur İskeleleri meydan yakınlarında gezip görebileceğiniz yerlerden.

Liman kenarındaki Eminönü, şehrin çarşılarının yakınındaki vapur iskelelerinde yolcu indiren teknelerle doludur. Mısır Çarşısı'nda meyve, çay ve baharatlar satan tezgâhlar, hemen bitişiğindeki Kapalıçarşı'da ise rengârenk halı, kumaş, lamba ve takılar bulunur. Süleymaniye Camii, bölgeyi yukarıdan seyrederken 16. yüzyılda inşa edilen Rüstem Paşa Camii, İznik çinileriyle ünlüdür.

Eminönü ile Sirkeci arasında iç taraflarda ise çok sayıda elektronik eşya, beyaz eşya, giyim, tekstil ve daha pek çok ürünü çok uygun fiyatlarda buradaki mağazalarda bulmak mümkün.

Mısır Çarşısı

Bence Kapalı Çarşı’dan sonra o eski İstanbul atmosferini en iyi yansıtan bir ticaret merkezi, Mısır Çarşısı. 17. yüzyılda inşa edildiği zaman Osmanlı Devleti’nde ticaretin kalbinin attığı noktalardan biriymiş. Yeni Camii’nin bir parçası gibi inşa edildiği için ilk yıllarda ismine Yeni Çarşı ve Valide Çarşısı da denirmiş. Sonraları Mısır’dan gelen baharatlar ve çayların satışıyla birlikte bugünkü adı verilmiş.

Kapalı Çarşı ile beraber İstanbul’un en meşhur çarşıları arasında gösterilen Mısır Çarşısı, pek çok filme konu olmuş, çok sinematografik bir mekandır. Eminönü bölgesinde yer alan çarşı, aynı zamanda Yeni Camii’ye de oldukça yakındır. Bugün pek çok baharatçı, takıcı, kuyumcu, hediyelik eşyacı çarşı içinde hizmet verir. Çarşıdaki son restorasyon 1943 senesinde gerçekleşmiş.

1597 yılında Padişah III. Murad’ın eşi Safiye Sultan’ın emriyle yapımına başlanan ve inşaatı 67 yıl süren Yeni Cami külliyesinin arastası olarak inşa edilen çarşı, caminin giderlerini karşılamak amacıyla inşa edilmiş.

Çarşının iki ucunda bulunan ana giriş kapılarının üst katları döneminde çarşı esnafının kendi arasında ve halkla olan hukuki sorunlara bakan kadıların görev yaptığı Ticaret Mahkemesi olarak kullanılmış.

Her gün 30-40 bin civarında ziyaretçiyi ağırlayan Mısır Çarşısı’nda 113 dükkân bulunuyor. Ağırlıklı olarak baharat ve lokum çeşitlerinin satıldığı dükkânlar arasında kuyumcu, gıda ve hediyelik eşya dükkanları da yer alıyor.

Üzeri kapalı ve L şeklindeki mimari özellikleriyle dikkat çeken çarşının Eminönü kapısı, Balıkpazarı kapısı, Ketenciler kapısı, Çiçekpazarı kapısı, Yeni Camii kapısı ve Bahçe kapı olmak üzere 6 kapıya sahiptir.

FATİH

Nuruosmaniye Camii

Nuruosmaniye Camii, İstanbul'da inşa edilmiş ilk barok özellikli camidir. Fatih ilçesinin  Çemberlitaş semtinde, Kapalıçarşı girişinde yer alır. 1748-1755 yıllarında inşa edilmiştir

Osmani ve Nuruosmani adlarıyla da bilinen ve "Osmanlı'nın nuru" anlamına gelen Nuruosmaniye Camii, Sultan I. Mahmud döneminde yapımına başlanan cami, III.Osman tarafından 1755 yılında tamamlanmıştır. Caminin mimarı Mustafa Ağa'dır.

Barok üslûbun etkisiyle meydana gelen bu karakteristik caminin iç avlusu, klasik plan esasından bütünüyle ayrılmış olup yarım daire şeklindedir 12 sütün üzerine oturan 14 kubbesi bulunmaktadır. 

Caminin asıl iç kısmı kare plân üzerine yapılmıştır ve mihrabı çıkıntılıdır. Çapı hayli geniş olan yüksek kubbe, duvarlar üzerine oturan kemerler tarafından taşınmaktadır. Cami beş sıra halinde 174 pencere tarafından ay­Dınlatılmaktadır ki, bu pencereler camiye fazlaca bir aydınlık sağlamaktadır.

Pencereler alçıdan ve barok stilindedir. Kubbe kemerlerinin duvar üzerindeki bitiminde bir kuşak halinde Fetih Suresi yazılıdır. Caminin dış tarafındaki ayetler Yedikuleli-Zâde Seyyid Abdülhalim tarafından yazılmıştır. Celi hatlar (hat sanatında her cins yazının iri yazılan şekline verilen ad) ise Bursalı müzehhib Ali Ağa ile Kâtip-Zâde Mehmed Refi Efendi'nin eserleridir.

Süleymaniye Camii

Osmanlı döneminin bu mimari şaheserini mutlaka görmeniz gerekiyor. Dönemin Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle 1551-1558 yılları arasında dünyaca ünlü Osmanlı mimarı Mimar Sinan tarafından yapılan Süleymaniye Camii, bir mimari şaheserdir. Genel kanı bu caminin Sinan'ın kalfalık döneminin eseri olduğu esas ustalığının Türkiye'nin Avrupa topraklarındaki sınır kenti Edirne'de yer alan Selimiye Camii olduğu ifade edilir.

Süleymaniye Camii, Klasik Osmanlı mimarisinin en önemli örneklerinden biri. Her biri 3 şerefeli 75 metre yüksekliğinde 4 minareye sahip olan caminin kubbesi 53 metre yüksekliğindedir 

Yaklaşık 3500 metrekarelik iç alana sahip olan caminin uzunluğu 59, eni 58 met­re olup238 pencereden ışık almakta, kıy­metli granit ve mermer sütunlara dayanan hünkâr ve müezzin mahfili bulunmakta, minber ve mihrap ise gayet güzel mermer işçilikleriyle dikkati çekmektedir. Müezzin mahfilinin sağında madeni şe­bekelerle çevrili bulunan bölüm, 1918 yılı­na kadar kütüphane olarak kullanılmış; mevcut kitaplar aynı tarihte, Süleymaniye Medreseleri'nde tesis edilen Umumi Kü­tüphaneye nakledilmiştir. Beş kapısı bulu­nan camiin ön kısmında, mihrabın üstün­de çok güzel renkli pencereler bulunmak­tadır.

Cami içinde çok kıymetli dört büyük granit sütun bulunmakta, bunlardan biri İskenderiye'den (Mısır), diğeri Baalbek'ten (Lübnan)  hususi gemilerle getirilmiş, geri kalan iki tanesinden biri İstanbul'da Kıztaşı'ndan, diğeri Saray-ı Amire'den alınarak camiye nakledilmiş, hazırlanan yerlerine konmuş­tur. Her biri 9,02 metre yüksekliğinde 1,14 metre çapında ve 40-50 ton olan bu dört sü­tunu Mimar Sinan, Dört Halife'ye benzet­mektedir.

Süleymaniye Camii’nin konumlandığı Süleymaniye Külliyesi oldukça geniş bir alana yayılmış. 15 bölümü olan külliye; medreseler, hazire, hastane, kütüphane, hamam, subyen mektebi gibi alanlara da sahip. Külliyede ayrıca Mimar Sinan, Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan türbeleri de bulunuyor.      

                      SARIYER 

      Belgrad Ormanı;

Gelenlerin en çok yaptığı aktiviteler arasında doğa yürüyüşü, trekking, dağ bisikleti, piknik, et mangal ve barbekü başta geliyor.

Doğa yürüyüşü tutkunları ise 6 km. uzunluğunda çok güzel bir yürüyüş parkuru bulunuyor. hafta içinin iş yorgunluğunu atmak ve

güzel bir doğa yürüyüşü yapmak ve ailecek güzel bir vakit geçirmek için güzel bir yer.

 BALIKESIR

Gönen,

Şifali suları ve dolayısıyla kaplıcaları ile ünlü Balıkesir'in bir ilçesidir. Dünyanın en saf kaynağına sahiptir. Dağ eteklerinden 275 metre derinlikten çıkan suyun en belirgin özelliği yağmur kar gibi atmosfer sularıyla karışmamasıdır. . Bu nedenle kaplıca suyu, dünyada çok az rastlanır bir biçimde saf, temiz ve özelliklerini yitirmeden günümüze kadar ulaşmış. Suyun sıcaklığı 73 santigrat derece civarında hem içiliyor hem de banyo olarak kullanılıyor. Kas-iskelet sistemi ortopedik hastalıklarının rehabilitasyonunda, romatolojik hastalıkların tedavisinde etkili olduğu Sağlık Bakanlığı’nca onaylanmış. Gönen Belediyesi’nin 70 bin metrekarelik termal parkının içindeki 4 otel ve kaplıca şimdi tek elden yönetiliyor ve tüm tesis Mutlular Gönen Termal Resort adıyla hizmet veriyor.

çevrede yapılan kazılarda ortaya çıkan mozaiklerde de görüldüğü üzere, yüzlerce yıllık bir geçmişe sahiptir.

İlçede yer alan başlıca diğer  gezilecek yerler;

Gönen Şehir Parkı

İlçe merkezinde bulunan Gönen Şehir Parkı, sosyallik açısından turistlerin ilgisini çekmektedir. Oldukça geniş bir alanda yayılım gösteren parkın pek çok bölümü bulunmaktadır. Piknik, kamp ve oyun etkinliklerinin gerçekleştirildiği park, her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilmektedir.
Havuz ve çeşmenin yer aldığı parkta birbirinden farklı işletmeler bulunuyor. Kafe ve restoranlar başta olmak üzere pek çok mekanın yer aldığı parkın içerisinde saatlerce vakit geçirebilirsiniz. Büyük bir bölümünün yeşilliklerle kaplı olduğu şehir parkı, Balıkesir’in en büyük parkları arasında bulunmaktadır.

Yılın her günü ziyarete açık olduğu belirtilen parkın herhangi bir giriş kısıtlaması bulunmamaktadır.

Parkın giriş ücreti yoktur.

Gönen Mozaik Müzesi

İlçe merkezine 1 kilometre uzaklıkta yer alan Gönen Mozaik Müzesi, ilçenin en popüler mekanıdır. Her yıl on binlerce turistin ziyaret ettiği müzede pek çok kültürel eser bulunuyor.

Dizayn açısından da turistlerin beğenisini kazanan müzenin oldukça geniş bir mekana sahip olduğu bilinmektedir. Hem kapalı hem de açık hava müzesi olarak bilinen mekan her gün ziyaretçilerini ağırlamaktadır. Hem Gönen açısından hem de Balıkesir açısından önemli kültürel parçaların yer aldığı müzede tarihi nesneler de mevcuttur.

Kültür Bakanlığı’na bağlı olduğu bilinen müzenin büyük bir bölümü yeşillikler ile kaplıdır. Oldukça refah bir ortamda yer alan mekanın yaklaşık genişliği 1.5 kilometrekare olarak belirtilmiştir. İçerisinde bulundurduğu kültürel parçalarla turistlerin ilgisini çeken Gönen Mozaik Müzesi, hareketli müze olarak da bilinmektedir.

Yılın her günü ziyaretçilere açık olduğu belirtilen müzenin herhangi bir giriş kısıtlaması söz konusu değildir. Her gün 08:00’den 17:00’a kadar turistlere açık olan müzeye müzekart ile giriş sağlanıyor.

Müzenin giriş ücreti bulunmamaktadır.

Gönen Ekşidere Dağ Ilıcası

Gönen merkezinin 15 kilometre güneyinde yer alan kaplıcalar, her yıl on binlerce turist tarafından ziyaret edilmektedir. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi tarafından yönetilen ılıcaların oldukça geniş bir alanda yayılım gösterdiği bilinmektedir.

Turistlerin sıklıkla ziyaret ettiği kaplıcalar, termal suları ile ön plana çıkıyor. Pek çok hastalığa karşı tedavilerde kullanılan termal sular, turistlerin kullanımına açıktır. Gönen’de ki pek çok otelde bulunan termal suların kaynağı bu bölgeden gelmektedir. Sıcaklıkları 75 dereceye kadar çıkan termal sular, sık sık ziyaret edilen mekanlar arasındadır. Ormanın içerisinde yer aldığı bilinen ılıcalar, doğa ile iç içe olma konusunda da büyük bir öneme sahiptir.

Yılın her günü ziyarete açık olduğu belirtilen kaplıcaların herhangi bir giriş kısıtlaması bulunmuyor.

Alacaoluk Kalesi

İlçe merkezinin 15 kilometre uzağında yer alan Alacaoluk Kalesi, tarihi açıdan büyük bir öneme sahiptir. Her yıl on binlerce kişi tarafından ziyaret edilen kale savunma açısından önemli bir konumdadır. Osmanlı’da da önemli olduğu bilinen kalenin sık sık ziyaret edildiği bilinmektedir.

Tarihi binlerce yıl eskiye dayanan Alacaoluk Kalesi, günümüzde restore çalışmaları ile korunma altına alınmıştır. Pek çok medeniyetin hakimiyetine girdiği bu kale, savunma açısından büyük bir avantaja sahiptir. Turistlerin sıklıkla tercih ettiği kale, aynı zamanda Gönen’in en yüksek konumunda bulunuyor.

Çevresi ağaçlarla kaplı olan kaleye gezi turları düzenlenmektedir. Araçlarla bölgeye ulaşımın mümkün olmadığı alana 1 kilometre yürüyüş gerçekleştirilmektedir. Hem doğa ile iç içe olabileceğiniz hem de tarihsel bilgi alabileceğiniz kalenin tepesinden, tüm Gönen manzarası gözükmektedir.

Yılın her günü ziyarete açık olduğu belirtilen kalenin herhangi bir giriş kısıtlaması bulunmuyor. 08:00 ile 17:00 saatleri arasında ziyaretlere açık olan Alacaoluk Kalesi, Gönen’de mutlaka gezilmesi gereken yerler arasında bulunuyor.

Kalenin giriş ücreti yoktur.

Kuş Gölü Milli Parkı

Gönen merkezine 25 kilometre uzaklıkta bulunan Kuş Gölü Milli Parkı, hem Bandırma hem de Gönen ilçelerinin sınırını oluşturmaktadır. Her yıl yüz binlerce turist tarafından ziyaret edildiği bilinen parkın içerisinde pek çok doğal yapı bulunuyor.

Oldukça geniş bir alanda yayılım gösterdiği bilinen milli park günümüzde korunma altına alınmıştır. Birçok canlı türünün yaşadığı alanda eşsiz fotoğraflar yakalamanız mümkündür. Turistlerin beğenisini kazanan milli parka sık sık gezi turları gerçekleştirilmektedir.

Kampçılık ve piknik etkinliklerinin gerçekleştirildiği milli parkın oldukça yüksek bir konumda olduğu biliniyor. Gölün kenarında yer alan milli park, doğa ile iç içe olmak isteyenlerin uğrak mekanları arasındadır.

Yılın her günü ziyarete açık olduğu bilinen mekanın herhangi bir giriş kısıtlaması söz konusu değildir. 08:00 ile 17:00 saatleri arasında ziyaret edilebilen milli parkta farklı etkinlikler gerçekleştirilmektedir.

Kuş Gölü Milli Parkı için giriş ücreti 5 TL olarak biliniyor.

Babakaya Kalesi

İlçe merkezine 15 kilometre uzaklıkta yer alan Babakaya Kalesi, tarihi yapı olmasıyla ön plandadır. Binlerce yıllık geçmişi olduğu bilinen kale, her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilmektedir.

Yaklaşık 10 metre uzunluğunda olan kaleden tüm Babakaya’nın manzarası görülmektedir. Çevresinde yer alan yazıtlardan hem kalenin hem de bölgenin tarihi hakkında bilgi alınması mümkündür. Yılın her günü ziyarete açık olduğu belirtilen kalenin herhangi bir giriş kısıtlaması bulunmuyor.

Babakaya Kalesi’nin giriş ücreti mevcut değildir.

Güvercinli Köprü

Gönen merkezinin 20 kilometre kuzeyinde yer alan Güvercinli Köprü, mimari yapısıyla turistlerin beğenisini kazanmıştır. Gönen Çayı üzerinden geçen köprünün yaklaşık 50 metrelik uzunluğu mevcuttur. Her yıl on binlerce turistin ziyaret ettiği tarihi köprü, harika fotoğraflar için uygundur.
Oldukça sessiz ve sakin bir bölgede olduğu bilinen köprüde doğa ile iç içe olmanız mümkündür. Turistlerin sıklıkla ziyaret ettiği köprüde fotoğraf çekimi gerçekleştirebilirsiniz. Güvercinli Köyü’nde yer alan köprü, Çanakkale sınırına 5 kilometre uzaklığında bulunuyor.

Herhangi bir giriş kısıtlamasının bulunmadığı Güvercinli Köprü, yılın her günü ziyarete açıktır.

Köprünün giriş ücreti bulunmamaktadır.

Gönen Projesi Ağaçlandırma Bölgesi

Gönen merkezinin 8 kilometre güneyinde yer alan mekan, Kültür Bakanlığı tarafından yönetilmektedir. Oldukça geniş bir alanda yayılım gösteren bölgenin doğa ile iç içe olma konusunda büyük avantajı bulunuyor. Günümüzde ağaçlandırma çalışmalarının devam ettiği bölge her yıl binlerce turist tarafından ziyaret ediliyor.

Büyük bir bölümünün yeşilliklerle kaplı olduğu alanda piknik ve kamp yapma şansınız bulunmaktadır. Turistler tarafından sıklıkla tercih edilen ağaçlandırma bölgesinde saatlerce vakit geçirmeniz mümkündür.

Herhangi bir giriş kısıtlaması bulunmayan bölgeyi yılın her günü gezebilirsiniz.

Bölgenin giriş ücreti bulunmuyor.

Üklede Bulunan Unesco Dünya Mirasları:

 

Ülkeye özgü yiyecekler:

Genel Tarih:

Bayrak renkleri ve anlamları  

Genel Bilgiler

Ulaşım Bilgileri:

Para birimi ve bilgi    

Elektrik prizi

Acil durumlar

Sağlık:


 

Önerilen Aşı ve İlaçlar